"Çocukluğunuzu hatırlamaya çalıştığınızda gözünüzün önüne gelen ilk şey ne olurdu ?" sorusu zor bir soru aslında. O kadar çok şey beynimize üşüşürken hangi birini seçelim dimi? Peki o zaman çocukluğunuza ilişkin aklınıza gelen ilk anınız diye sorsam? Kendinizi ne yapıyorken hatırlardınız?
Ben mesela güneşli yaz aylarından çok karanlık ve yağmurlu havaları severim. Benim hatıramda karlı bir Cuma akşamındayız. Ertesi gün okul olmadığı için erkenden yatırılmayacağım. Babam beyaz-kırmızı ekoseli bir battaniyeyi kaloriferin önüne halının üzerine sermiş. İki tekli koltuk arasında kıvrılıp yatıyorum. Kalorifere ayaklarımı dayıyorum. Çok sıcak, cız bız yanıyor ayaklarım ama olsun çok zevkli...
Tv'de ilk olarak Neşeli Günler var. TRT Sound of Music filmini kafasına göre bölüp dizi gibi her cuma bir bölüm veriyor. Hemen arkasından da Mavi Ay. O çocuk aklımla David ve Maddy'nin hiçbir diyaloğunu kaçırmadığım gibi birbirine aşık insanların yine birbirlerinin kafasına birşeyler fırlatmasının aslında sevgilerinin! bir göstergesi olduğu şeklinde yanlış inanışlarım da o yıllarda bilinçaltıma yerleşiyor :)
Sonra annem elinde tabak tabak kızarmış kestaneyle geliyor. Kardeşimle aramızda eşit paylaştırıyor ki kavga çıkmasın. Ben elim kestaneden, ayaklarım kaloriferden yana yana televizyon izliyorum. Yarın okul yok. Çok mutluyum. Hayatı bundan ibaret sanıyorum. Hiçbirşey için endişelenmiyorum. Sanki varılabilecek son noktadayım.
Daha çocuğum. İçimde henüz açmadığım bir sürü çekmece var. Kimisinin varlığından bile haberdar olmadığım çekmeceler. Kimisine ise boyumun yetmediği. Yıllar sonra o kadar farklı karakterlere bürüneceğim ki o küçük halim kendini görse tanıyamayacak.
Yıl 2011. Yine bir kış akşamı. Yine ayaklarımı kaloriferime dayamış oturuyorum. Uzun süredir yapmamıştım bunu. Babam da az önce bir tabak dolusu kestane getirdi (Kardeş kendi evinde olduğundan artık payıma daha çok kestane düşüyor) ve ben çocukluğumun verdiği o hissi bir slayt gösterisine sığdırmaya çalışıyorum.
0 comments:
Post a Comment