This is default featured slide 1 title
Go to Blogger edit html and find these sentences.Now replace these sentences with your own descriptions.
This is default featured slide 2 title
Go to Blogger edit html and find these sentences.Now replace these sentences with your own descriptions.
This is default featured slide 3 title
Go to Blogger edit html and find these sentences.Now replace these sentences with your own descriptions.
This is default featured slide 4 title
Go to Blogger edit html and find these sentences.Now replace these sentences with your own descriptions.
This is default featured slide 5 title
Go to Blogger edit html and find these sentences.Now replace these sentences with your own descriptions.
Monday, February 28, 2011
Thursday, February 24, 2011
Bir Çizgi Kadar ince Kağıt Kadaf Hafif...
..olmayı kim istemez ki ? Bilir misiniz ki benim bir insanda en özendiğim şey yetenektir. Güzel bir sesle arya söylemek, resim yapmak, keman çalmak... Mesela yetenek parayla satın alınabilir bir şey olsa. Şişelenerek satılsa. Pahalı olurdu kesin. 100.000$'a piyano çalmak, 300.000$'a bülbül sesli olmak. 50.000$'a güzel yemek pişirmek. Ekstradan ödeyeceğiniz 10.000$ ile dilerseniz uzakdoğu mutfağında uzman olabilirsiniz. Üstelik 5.000$'lık güzel el yazısı paketi de hediye! (Böyle bir durumda kesin korsanları da çıkardı bu yeteneklerin. Etkisi kısa süren :)
Neyse konuyu dağatmayayım size yeteneğini fazlasıyla kıskandığım Laura Laine'i göstermek istiyorum. Headerımı da değiştirmeme neden olan bu kadının yarattığı bayanlar Zara'dan Dior'a pek çok markanın reklamlarında, ürün veya kataloglarında yer almış. Kağıda çizilmiş bir kadına mı yoksa o'nu çizen yeteneğe mi hayran olak lazım? Ne olursa olsun bu çizimler insanda kağıt kadar hafif, bir çizgi kadar ince olma arzusu uyandırıyor.
Sunday, February 20, 2011
En Güzel Renkler Bazen En Kokuşmuş Yerlerden Çıkar !
Mesela sahildeki balıkçı barınakları. Öyle herkes gelmez buraya. Bir kısmı bilmez, bir kısmı ise tenezzül etmez. Sıcak baristalarda mocha içmeye benzemez burası. Tahta kızaklara oturup şarabınızı, biranızı içersiniz burada. Akşamları çok güzel yakamoz olur. Sırtınızı bir kayığa verir, içinizi de o boşluğa bırakırsınız. Serseri mekanıdır buralar. Ruhu serseri olanlardan arınamaz.
Bira şişesi çok üşümüş. Yosuna sarılıp yatmış. Akşamdan kalma :)
Kendini ölümcül derecede kaygan ve tehlikeli olmaya adamış yosunlarla kaplı tahta parçası. Hiç olmazsa o olduğu gibi görünüyor. Pekçokları gibi insanın ayağını sonradan kaydırmıyor. Süpriiiiiiizzzz! diye...
Ben walkmanin bile kulaklığı dolansa kafayı yiyorum. Bunu düşünemiyorum!
The Holiday filminin soundtrack albümünü dinleyerek çektim bu fotoğrafları. Yaz olsun yine kitap okumaya kaçmak için sabırsızlanıyorum. Şimdilik mekan kuşların.
Benim Tilkiler
Bunlar da benim tilkiler.. Billur sağolsun az kaldı vazgeçiyordum almaktan. İyiki de aldım. Sıcacık tutuyor kürkü. Soğuk kış günleri için birebir.(Evet, gerçek kürk giymeye ancak bu kadar yaklaşırım ! Aksi mümkün değil !)
Tişo: Zara
Bot: Nine West
Yastık: Park Bravo
Biraz şarapla gelen ilhamla Aslışımla (7 yaşındaki üzüm çekirdeğim) taşın suyunu sıktık tilki çıktı :)
Sırada keçeden tilkiler var...
Saturday, February 19, 2011
Tilki'leri Hafife Almayınız
Grip mikrobu gibi. Bir anda bir figür, imaj, sembol hayatıma giriyor ve gözüm kararıyor. Son dönemlerde kuşlar, damask desenler, vintage ve victorian resimler beni ele geçirdi. Son olarak da tilkiler. O kadar güzel ve asil hayvanlar ki mümkün olsa evcil bir tilki edinirdim. Kıvrılıp yatardı yanımda kuzucuk ^_^
Subscribe to:
Posts (Atom)