Mesela sahildeki balıkçı barınakları. Öyle herkes gelmez buraya. Bir kısmı bilmez, bir kısmı ise tenezzül etmez. Sıcak baristalarda mocha içmeye benzemez burası. Tahta kızaklara oturup şarabınızı, biranızı içersiniz burada. Akşamları çok güzel yakamoz olur. Sırtınızı bir kayığa verir, içinizi de o boşluğa bırakırsınız. Serseri mekanıdır buralar. Ruhu serseri olanlardan arınamaz.
Bira şişesi çok üşümüş. Yosuna sarılıp yatmış. Akşamdan kalma :)
Kendini ölümcül derecede kaygan ve tehlikeli olmaya adamış yosunlarla kaplı tahta parçası. Hiç olmazsa o olduğu gibi görünüyor. Pekçokları gibi insanın ayağını sonradan kaydırmıyor. Süpriiiiiiizzzz! diye...
Ben walkmanin bile kulaklığı dolansa kafayı yiyorum. Bunu düşünemiyorum!
The Holiday filminin soundtrack albümünü dinleyerek çektim bu fotoğrafları. Yaz olsun yine kitap okumaya kaçmak için sabırsızlanıyorum. Şimdilik mekan kuşların.
0 comments:
Post a Comment