This is default featured slide 1 title

Go to Blogger edit html and find these sentences.Now replace these sentences with your own descriptions.

This is default featured slide 2 title

Go to Blogger edit html and find these sentences.Now replace these sentences with your own descriptions.

This is default featured slide 3 title

Go to Blogger edit html and find these sentences.Now replace these sentences with your own descriptions.

This is default featured slide 4 title

Go to Blogger edit html and find these sentences.Now replace these sentences with your own descriptions.

This is default featured slide 5 title

Go to Blogger edit html and find these sentences.Now replace these sentences with your own descriptions.

Wednesday, April 28, 2010

Ne Giydim- Vol. 1

Ta daaaaaa... Sonunda ilk Ne Giydim postumu yapabildim. En büyük sorun kendi kendimin fotoğrafını istediğim kalitede çekememek (Hele ki benim karbeyazı elimden düşürürüm korkusuyla). Bi milyon resim çekmek lazım ki içlerinden içinize sineni seçip koyun. Yardım alıyorsanız asistanınızın da sizin gibi resim çekme-çektirme fetişi olması lazım ki bir taraf sıyırmasın :)
Deri görünümlü ceket : Vero Moda (Buradaki yazımda bahsemiştim)
Askılı Etek : Adil Işık (Penye etek acayip rahat. Askılarla yüksek bel, askıları çıkarınca normal mini olarak kullanılabiliyor)
Gömlek: Mango (Kartal Outlet'inden 4 ay önce 16-TL'ye almıştım)
Çorap: Beşiktaş pazarından
Ayakkabılar: Herşeyin altına giydiğim kurtarıcılarım. Çoook rahatlar. Kadıköy sahil tarafında bir mağazadan. 80-TL civarında bir fiyatla kış ortasında almıştım. Markası Marko Jacops.. Püffff :)

Tuesday, April 27, 2010

Sketchbook -3 Yine ve Hala...

Çiziktirmelerime devam ediyorum. Bende bağımlılık yaptı. Sürekli tavşan çizmemin freudyen bir açıklaması var mıdır acaba? o_O

Monday, April 26, 2010

Kilo Vermek ve Oje Arasındaki Bağlantı

Şimdi yaz geliyor ya. Aynı telaş... Etraftaki istisnasız her kadının şuram fazla buram fazla demesi. Cıvıl cıvıl vitrinlerde, dalga geçer gibi 0 beden cansız mankenlerin bize kendimizi yetersiz hissettirmesi... Bunları da söylüyorum ama etrafımdaki pek çok insanın dediğine göre gayette zayıfmışım. (Annem ceplerime nazar boncuğu sıkıştırıyo hala:) Ama işte kişiye öyle gelmiyor. İşin aslı öyle değil. Spora gitmem lazım. Tenise kaldığım yerden devam etmem lazım. En önemlisi boğazımı kısmam lazım. Ben boğa burcuyum. Varsa yoksa hayat yemek yemekten ibarettir benim için. Her zaman açım ben :(
Bu benim sabah kahvaltım. Ofiste isli peynirle hazırlanan çavdar ekmeğine sandwich ve annemin uğruna ölünesi elmalı kurabiyeleri. Sabah kahvaltıda yesek bişey olmaz dimi? O_O
Dün akşam geç bi saatte deli gibi elmalı kurabiye yemek isteyen ben kendimi tuttum. Gittim bir havuçla portakal yedim. Sonra en iyisi oje sürüp elimi kolumu bir süre işlevsiz tutayım dedim. Resimdeki gibi birşey ortaya çıktı. Beğendim aslında...
Gece dışarı çıkarken yapılabilir. (Biliyorum biliyorum ellerim hiç de güzel değil. Napalım :/)

Sonuç: Yatmadan önce mideye indirilen 4 adet kurabiye...

Kadıköy (Cuma) Pazarı Deneyimleri Vol-I

Cuma günleri çalışıyor olduğumdan uzuuun süredir Kadıköydeki Cuma pazarına gidemiyordum. 23 Nisan'ı fırsat bilip evde biraz dinleneceğime koşaraktan pazara gittim. Elimdeki 1 çanta, 1 bavul beni yıldırmadan 4 saat ! gezdim, yerlerde sürünüp tezgah karıştırdım, fotoğraf çektim veya milleti çektirmesi için ikna ettim. Üstelik tüm bunları cüzdan, telefon vs. hiçbirşeyi çaldırmadan yaptımmm. Aldıklarımı paylaşmazsam çatlarım :)


Tokidokilerim beni yine buldu :) Bi milyon penyenin arasında gözümün ucuna "tokid..." diye bir yazı ilişince kartal gözlü kesildim. Tanesi 2-TL'ye Bu cicileri buldum. Tamam öyle çok kullanışlı falan değiller ama Tokidoki olmaları birşeyi sevmemiz için yeterli değil mi zaten hı?? Annem bunları görünce iç çekip -Sen hala büyümedin... dedi. Ben de büyümenin neresi eğlenceli ki dedim :)
Lupin Uzun kollu body 3,5-TL

Sırasıyla 5-2-5-TL. Kısa göründüğüne bakmayın çizgililerin boyu oldukça uzun. Tam tayt üzerine giymeye:)
Tanesi 1-TL olayı süper birşey. 2 yıl önce böyle leoparlı taşlı pullu şeyler alıcaksın deseler hadi yaaa derdim. Şimdi nerdeeee diyorum sadece. Lokasyon verin tam olarak nerde?:))
Sanırım ismi Füsun'du arkadaşın. Düğme eşelerken kolyesini görüp zıpladım hemen çekebilir miyim diye. Kibar kibar tabiki neden olmasın dedi. Atlı kolye Peacocks. Fakat zincirini beğenmeyip sonradan kendisi değiştirmiş. Çok da güzel olmuş. Gözüm gönlüm açıldı. Güle güle kullansın..
Daha bir sürü ıvır zıvır daha aldım tabi. Mesela H&M'in lolipop gibi rengarenk takımları var:)3,5-TL'den başlayan fiyatlarla. Ama onları da koymayayım artık:)
Bu arada pazarın taşındığı bu yeni yere ulaşım da çok basit. Ben dönüşte Harem'e taksiyle gittim. 7-TL tuttu. Her ne kadar Kadıköy Pazarı rahat ve ferah bir mekan olsa da ben Beşiktaş Pazarını tercih ederim. Hem daha çok çeşit var, hem de ıkış tıkışlığı ruhumun karanlık ve diagonal formuna daha iyi geliyor :) Aşağıdaki resimler de pazarın genel havasından.

Tuesday, April 20, 2010

Tayponeeee ve Sketchbook-2

Yeni Sketchbook çızıktırmalarım. Acayip sardırdım ben bu işe. Bunları t-shırt baskısı falan mı yaptırsam? Hangisinden bir t-shırtünüz olsun isterdiniz ? :)

Sunday, April 18, 2010

Ucuz ve Güzel

Umulmayan taş yine yapacağını yaptı. Amaçsız amaçsız dolaşırken laf olsun diye girdiğim LC Waikiki mağazasından bu ayakkabı ve kemerle çıktım. Hala bu markanın giyebileceğim birşey yapabilmesine şaşkınlığım devam ediyor. (tamam şimdi haksızlık etmeyelim çok orjinal pudra pembesi bir gömleğim de var ama genelde koleksiyonları oldukça kötü napalım)

Bu cicilerin en hoş özelliği de fiyatları. Ayakkabılar 19,90-TL, kemer 14,50-TL.

Ayakkabılar modeli gereği bağcıksız, bağ yerinde lastiği var fakat ben krem rengi bağcıklarımla kullanırım diye düşündüm. Kırmızı da hoş olur aslında. Hımmm.... o_O
Hangisi daha iyi dersiniz? Ben bunları biraz sıkılınca Lacheen'in yaptığı gibi boyarım da hem :))


Saturday, April 17, 2010

Ba-yıl-dım ! See it, Love it, Die for it ! - 2

....................Miss Selfridge/İpekyol................................
Bunlardan olsa da giysek... Snıf Snıf ;(

Böyle Kitap Kapağı Olmaz Olsun !

Nedir bu yayınevlerinin abuk sabuk kitap kapaklarının hali ?

Tamam bizim ülkede okur yazar sayısı az. Kitap işi maliyetli. Ama göz var nizam var yahu. Yıllardır sıkı bir Anita Blake serisi takipçisiyim. Laurel K. Hamilton'un kitapları onlarca dilde dünyanın heryerinde satılıyor. Bir tek bizim ülkedeki coverlar -ALMAAA, SAKIN BENİ SATIN ALMA diye bas bas bağırıyor. Yıllarca bekledim. Bir sonraki kitap adam olucak diye. Ama sonra nooldu? Bir Bella-Edward furyası başladı. İçinde vampir kelimesi geçen herşey deli gibi satmaya başladı. O zaman Artemis yayınevi Anita'yı yeni coverlarla raflara koydu. Bu hareket benim gibi hayranların gönlünü almaya yeter mi? Yetmez. Sen tut koskaca nekromansır, vampir avcısı, herşeye kadir Atina'ya ergen malzemesi muamelesi yap. Oldu mu şimdi Artemis. Cık!

Türkiye Anita Blake Kapakları Orjinal Anita Blake Kapakları

Başka bir örnek daha. Rachel Caine'in Morganville Vampirleri Serisi kitapları. Bizdeki ilk kapak "Cam Ev" özellikle felaket. Liselilere dağıtılan -uyuşturucu kullanırsanız böyle olur !- broşürleri kıvamında. Nedense sonra eblek bir kız resmiyle değiştirdiler. Süpersin Artemis.
Orjinal Morganville Vampirleri Kapakları
Türkiye Morganville Vampirleri Kapakları

Evlat edinilecek bunca kitap..Bunca az zaman...

Kitaplara canlı, duyguları olan varlıklar gibi davranma huyum ben kendimi bildim bilesi sabit. Okumayı söktüğümden beri bulduğum herşeyi okuyorum. Broşürden deterjan kutusuna kadar... Özellikle fantastik, korku, macera, katil kim, romantik komedi, felsefe ne olursa olsun.. Okurken tamamen dış dünyadan kopuyorum. Bunu hayatın 2 boyutlu gerçekliğinden kaçıp toz pembe, dalgalı bir okyanusa balıklama atlamak gibi düşünün. Su altında nefes almak zorunda da değilsiniz hem :)

Çocukluğumla ilgili en hoş anılarımdan biri babamın beni kitap almak için sahaflara götürmesi. O yaşanmışlık, eski kitap kokusu. Tüm arkadaşlarımın annelerinin beni kıyıda köşede sıkıştırıp -"kızım söylesene benim oğlana/kıza o da okusun" demesi. Ya da bilumum ortamlarda kulaklarınızın çınlatılması -"pek bi maşallah çok iyi okuyor kızımız!" (O esnada Gezgin Jack, Diyar'daki korkunç yetimhaneden dünya tatlısı kurtadam arkadaşı Wolf! ile kaçmaya çalışmaktadır:P)

O kadar ki uzun yıllar kitapların arkadaşlığını insanlara tercih ettim. Ortaokuldan beri takılan ve kırılan yığınla gözlük, lens ve sonunda lazer ameliyatı ile gözleri yesyeni yaptırmacaaaa >_< (Herkese de tavsiye ediyorum. Ben 3 sene oldu yaptıralı. Ne bir acı ne bir şikayet. 20 dk. da hayatınız değişiyo)

Mesela bir fantazim var. Okuyupta bayıldığım bir kaç seri var ki (Hary Potter, Anita Blake vs) acaba bir uzman bulsam, kendimi hipnotize ettirsem ve bu kitapları okuduğumu kendime unuttursam, sonra tekrar okusam, aynı hazzı, aynı affallamayı yeniden yaşasam. Memento'daki gibi elimde bir kitap ve not -Bunu oku! bir dost- ile uyansam :)

Bu haftasonu iptal olan dersler ve hava muhalefeti nedeniyle evdeyim. Uyudum-ki değişiklik oldu-sonra kütüphanemi dolaştım. Kitaplarımı elime aldım, yerlerini değiştirdim, okunacak ve yeniden okunacakları hafızaya aldım, aaa sen de mi burdaydın diyerek eski dostları selamladım.

En son aldıklarımdan biri Hesionka'nın önerisiyle heberdar olduğum Grotesk. Birazdan online siparişi verilecekler ise; Zincirlenmiş Narkissos, Aşk ve Gurur ve Zombiler ile Küller Şehri. Lay lay layyyy....

Thursday, April 15, 2010

Yaşasın Tayponeee ve SketchBook - 1



Gittim bir adet iphone edindim. Bahanem de hazır. Yollarda bi sürü vaktim geçiyor da.. Yok iş maillerime bakmam faydalı olur da. Bıdı bıdı bıdı :) 16 GB karbeyazımla şimdilik iyi geçiniyoruz. Ama araba kullanırken gelen aramalara cevap vermek sakıncalıymış. Birkaç kere kaldırım, kamyon gibi nesnelerin üzerine çıkayazdım.

İphone için Applestore'dan ücretsiz indirebileceğiniz Autodesk SketchBook Mobile X isimli bir program var. Basit bir kaç tool kullanarak cin ali falan çizip yetenekli bi insanım yaa! sanrısını yaşayabiliyorsunuz.

Mesela ben her sabah saati 7:25'e kuruyorum. İlk iş alarmı kapatıp bu programı açıyorum. Sonuçlar bunlar işte. Kargaya yavrusu kuzgun görünüyor haliyle ...

İdil'in I Love My Boyfriend Ceketi...Love İt !

Söylemiş miydim yüksek lisans yapıyorum. Sanki saatler biyolojik yaşım için 3+0'ı vurduğunda (adı anılmaması gereken rakam) hurdaya ayrılacakmışım gibi koşa koşa soluğu yüksek lisansta aldım. Dersleri haftada 3 gün ofisle beraber yürütmeye çalıştığımdan yakında kendime keçeden madalya falan yapıp takıcam galiba.
Bazı bonusları da olmuyor değil. Bahsettiğim İdil sınıf arkadaşım olur. Böyle cıvıl cıvıl neşeli bir hatun kendisi. Geçtiğimiz haftalarda üzerindeki vintage eteği görüp ama bu benim olsun muu demiştim. Bu hafta giydiği ceketi görünce dayanamadım. Soluğu kızlar tuvaletinde aldık. Çat çatt ben çektim o poz verdi :)

Ceket İngiltere'den bir vintage butikten... Astar ayrıntısına bittim. Değil mi ama??

Sunday, April 11, 2010

2010 Vitrinleri-2

2010 Vitrinlerine devam.. Çoğu Yargıcı olan bu vitrinlerin ortak özelliği tiril tiril olan bu şifon, keten ve bilumum kurdaleyi insanın sadece 45 kilo hatunların üzerinde hayal edebilmesi... İş insanın kendisinin giymesine gelince sihir bazen bozulabiliyor:)

Yeni sezon ruh depreştirici vitrinleriyle cüzdanlarımızı hafiflettikçe kemiklerimizin üzerindeki fazlalıklar da azalsa ya...

Bu resimleri çekerken bir gün birisi -Seküriii diye bağırıcak..yakındır:)
PS: Ceket İpekyol, çanta ve babetler Yargıcı










Yargıcı
Accessories /Yargıcı
İpekyol
Yargıcı
Yargıcı
Journey

Tuesday, April 6, 2010

2010 Vitrinleri, First Look

Window shopping denen birşey var ya. (Vitrinlere bakınmak olarak çevirebiliriz) Hah işte o beni kesmiyor. Benim o elbiseye dokunmam, o eteği giymem, o gömlek içinde aynanın karşısında kedi gibi gerinmem gerekiyor ki alışverişin tadına varayım... Hele ki birşeyi denemeden, giymeden -bu beden bana olur! diyenlere hayretle karışık esef duyuyorum.

Neyse, ne diyorduk ? 2010 vitrinleri hoşuma gitti :)

Machka
Zara
Herry
Herry