This is default featured slide 1 title

Go to Blogger edit html and find these sentences.Now replace these sentences with your own descriptions.

This is default featured slide 2 title

Go to Blogger edit html and find these sentences.Now replace these sentences with your own descriptions.

This is default featured slide 3 title

Go to Blogger edit html and find these sentences.Now replace these sentences with your own descriptions.

This is default featured slide 4 title

Go to Blogger edit html and find these sentences.Now replace these sentences with your own descriptions.

This is default featured slide 5 title

Go to Blogger edit html and find these sentences.Now replace these sentences with your own descriptions.

Monday, November 29, 2010

Pin Up Frankie Bride Broş


Ben bayılıyorum bu kadına. Üzerindeki bunca dikişe rağmen ne kadar da hoş görünüyor. Üstelik hırka ve süveterlerin üzerinde harika duruyor! Bir "toplama" gelin için fazlasıyla sıcak. Hayatını takvim güzeli olarak bile geçirebilir.

Lolipop Kingdom'da listelenmiştir.

Fiyat: 20-TL

Saturday, November 27, 2010

Beyin Var Yirmisin Isıtayım??


BrainlessTales tam bana göre. Tim Burton tadı veren bir karanlık gözü ve alaycılığı var. Hatta kendini Dracula zanneden bir cupcake var ki onun broşunu yaptım. Yuhhhh, bu da ne, yok artık derecesinde kawai oldu kendisi. Ama şimdilik resmini koyamıyorum çünkü dün gece gittiğim evde unutmuşum. Artık ablam dediğim ve şişeleyerek saklamak istediğim bir kadın var hayatımda. Huzuru, bilgeliği ve şevkati ile beni kendine öyle bir bağladı ki her baktığımda inanırmısınız gözüme daha güzel, daha daha güzel geliyor. Bir de gothic ruhlu bir kızı var ki aşk yaşıyoruz. Aslışım 7 yaşında. Hayvanlara, böceklere ve elişine bayılıyor. Ben de onun o sanat filmi karizmasına, derin hayalgücüne hastayım.

Taa İspanyalardan hediye gelen kırmızı şarabı dün beraber bitirdik. Aslı'ya dolabındaki hayali örümcekle ilgili bir ninni besteledim. Sonra saçlarımızı Victorian topuz yaptık. Ben en son Aslı'nın toy box cicilerini ofise götürmek için izin istiyordum. Sonrasını pek hatırlamıyorum. Haaa bir de ablamın kulağına eğilmiş rüzgar sesi yapıyordum-Korku efekti olaraktan ö_Ö

Wednesday, November 24, 2010

Sınav Sonrası Postmortem Post ve Hayat Karnesi Hesabı


Sınav stresi beni yedi bitirdi. Ama her zamanki gibi sınav yine iyi geçti. Ne gıcık bir öğrenciydim ben zamanında. Böyle 100 üzerinden 80 alsam oturup ağlardım. Kompozisyon dersinde 97 alınca hocaya 3 puanımı nerden kırdınız diye sorar imladan diye yanıt alırdım. Hayatım boyunca hep altın kızdım. Hep en yüksek notları alan, okul birincisi, elinde hep bir kitap, gözünde gözlükler, alacakaranlıkta kitap okuyan bir nerd !

Kitaplarım benim çocuklarım zaten. Onlar benim içimde 7/24 oynayan filmler için minnettar olduğum ilham kaynaklarım. Onlar benim uğurum. Bir çift göz heba oldu onlar için ama olsun. Lazerle yeni gibi yaptırdım zaten:)

Böyle başarılı bir öğrenci olmanın bedelini de ödemedim dersem yalan olur. Küçükken insan çok çalışıp bir sınavı verebildiğini görünce hayatta karşısına çıkacak diğer güçlükleri de çok çalışıp aşabileceğine dair yanlış bir inanç geliştiriyor. Cık cık cık !
  • Ne kadar çalışırsanız çalışın içi çiğ bir arkadaşınızın size kazık atmasını engelleyemezsiniz.
  • Ne kadar çalışırsanız çalışın sevdiklerinizin ölümünü engelleyemezsiniz.
  • Ne kadar çalışırsanız çalışın aşık olduğunuz çocuk/kız size tüm şıkları doğru tiklediniz diye aşık olmaz (otaokulda komşunun oğluna acayip aşıktım da. Ders:1)
  • Ne kadar çalışırsanız çalışın şans, kader, sağlık, huzur karnenizde notlar hep pekiyi olmaz.
Soyut alemlerde süzülmekle o kadar meşguldüm ki gerçek hayattaki tökezlemelerin aslında cevabı olmayan matemetik soruları gibi olduğunu anlamam yıllarımı aldı. Kitap defter açık bile olsa nafile.

Artık beklemiyorum, istediğim şeyi gidip alıyorum.
Uzay ve zaman eksenini büküp şekil veremiyor olabilirim ama saçlarımı boyatabilirim, gözlerimi çizdirebilirim, kilo verebilirim, burnumdaki kemiği aldırabilirim (ki hepsini yaptım:)
Yanlışları silemesemde yanlış yapanları silebilirim.
Yeri gelince azla yetinebilirim.
Karşılık beklemeden iyilik yapıp, fedakarlık hediye edip karşılığında birşey beklememeyi kendime öğretebilirim.
Sevdiklerimin bir gün gideceği düşüncesiyle kendime işkence çektirmektense, bu duyguyu onlara sarılıp seni çok seviyorum demek için bir fırsat olarak değerlendirebilirim.

Bir sınav olunca benim bünye böyle hassaslaşıyor işte. Nereden nereye.. Mesele "Find Your Voice" ise bilin ki ben benimkini buldum...

Eskiden sirk çadırıydım ya. Şimdi de Opera Binası Oldum!  o_O

Tuesday, November 23, 2010

Yeni Tokidoki Broş _ Popcorn _



Ben size dememiş miydim Tokidoki broş serisi yapacağım diye... Sözüm söz. Popcorn ile tanışın. Kendisi Butik Lolipop Kingdom'da listelenmiştir.

Sunday, November 21, 2010

Kovaladığım Tilkiler ve İlan-ı Aşk

Stres yaptım. Salı günü y.lisans derslerimden birinin sınavı var. Ofiste zilyon tane işim var, gözlerim ağrıyor, ara sıra midem yanıyor.

Şu an Starbucks'ın tekinde oturmuş ders çalışmaya çalışıyorum. Zorla yemek yedirilen bebekler gibi bir görüntü sergiliyorum sanırsam. Hani o kaşığı ağzına sokmamak için kıvranır ya bebeler o mama sandalyesinde. Ben de elimdeki kağıtları okumamak için kıvranıp şekilden şekile giriyorum şu an. Bir post atayım ama önce bir sayfa okuyayım diyorum... Hadi 1,5 saat çalışıp 8:30 seansına Harry Potter'ın yeni filmine gideyim diyorum (mükafat olarak) Yok olmuyor...

Tüm yeni broşları ve siparişleri tamamladım. Yarın kargoluyorum. Onları da getirdim yanımda. Çıkardım karşıya koydum. Diktim hepsini ayağa... Bana dik dik bakmaktalar. Bakmayın çocuklar.

Kuaförüme gidip saçımın rengini açık açık açık kızıl yapayım dedim. Yok kendisinin mangala gidesi gelmiş. O da tutmadı...

Olsun ya derdimiz bu olsun dimi. Hayatım boyunca hep okul, sınav, pok püsür diye diye kendimi yedim. Artık işi biraz oluruna bırakmak istiyorum. Yaşlandım ben bu işler için..

Neyse boşverin ben diyorum ki saçları şöyle açtırayım. Güzel olur. Sonra pantolan askısı, oxfordlar, dar beyaz gömlek ve devasa siyah bir kurdele ile kombin yapayım. Saçları da tek bir örgüyle yandan omza atıp hafta sonu aldığım Oliver Twist beremi takayım. Mis :)

Zaten şu aralar bana bi haller oldu. Kendimden acayip memnunum. Akıllıyım, güzelim, başarılıyım, eğitimliyim, yetenekliyim, eğlenceliyim. Yıllarca aman başkası parlasın diye kendi ışığımı kısmaktan, kimse kırılmasın diye olayları hep iyi yanından algılamaya çalışmaktan yorulmuşum.  Kimse kusura bakmasın ama 30 yıllık mütevazilikten sonra kendime olan aşkımı ilan ediyorum artık !


İşte Arzulanan Renk.. (İç Çekme)
Ups saat 19:41 Harry bekle beni! Geliyorum...

Saturday, November 20, 2010

Butik Lolipop Kingdom Açıldı ^_^


Sonunda Lolipop Kingdom açıldı.

Artık benim de bir butiğim var. Kendimi mülk sahibi olmuş gibi bi tuhaf hissediyorum. Aynı zamanda da hoş bir duygu.

Lolipop Kingdom öyle bir yerki hemen hemen her kawai ürünün bir hikayesi var. Orası herşeyin mümkün olabileceği bir Neverland.  Bir Zombie ile Alice'in barış içinde komşu evlerde oturabildiği, akşamları saat 21:00'de çocukların yatağa gitmek zorunda olmadığı, Alien'in Predatorle karşılaştırılmaması gerektiğini bilmeyen insanların ikamet edemeyeceği bir kasaba.

Arzu eden çocukların Freddy'nin rüyalarına girip O'na kabuslar yaratabildiği, Johnny Depp'in ilelebet Crybaby olarak kaldığı bir yer.

Suç oranı değil de metrekareye düşen süper kahraman sayısının Gotham City'i ikiye katladığı, bulutların üstündeki ülke.

Kısaca benim için çok şey. Bir bakın bakalım siz de beğenecek misiniz?

Özellikle teşekkür etmem gereken biri var. Bannerdı resimdi, editti derken işi gücü bırakıp bana yardımcı olan, Hımmm bu parlak olmuş, bunu sirk temalısı var mı? Zemin beyaz olsun, şu şurdan kalkmaz mı? sorularıma cevap dahi vermeye tenezzül etmeyip - bi sus yaaa diyerekten kafasına göre butiğimi bu kawai haline getirmeme yardımcı olan Pelinizi
Yavrum bu ne deli güzel bannerdır ya...
Buna sarılıp uyumanın yollarını arıyorum!

Tuesday, November 16, 2010

Butiğimi Sonunda Açıyorum !


Merhaba elmalı kurabiyeler!

Uzuuuun tatiller gibisi var mı ! Bu ne keyiftir. Adeta Harry Potter'ın yeni bir kitabı çıkmış gibi mutluyum!
Bütün gün evde yattım, annemin elmalı pielarından yedim, nette daldan dala kondum ve deli gibi broş yaptım.
Artık bu cicileri butiğim Lolipop Kingdom'dan takip edebileceksiniz. Birkaç güne kadar tadaaaaaaa diyerek açılıyor kendisi.

 Tokidoki'den tutun da Alice in Wonderlan'a, steampunktan pop art akımlara kadar pek çok şey sizi bekliyor olacak. Hele bugün sizin için taaaa Amerikalardan bir alışveriş yapmışım ki sormayın. Şimdiden tansiyonum düştü, nasıl kıyıp butiğe koyucam bunları diye!

Mekan seçimi de zor oldu tabi. Aslında yer olarak Diagon Alley'i düşünmüştüm. Hani tam da "Ollivanders: Makers of Fine Wands since 382 BC"ın karşısında, "Flourish and Blott's Bookstore"un yanında bir dükkan boşalmıştı.

Sonra amaaan dedim, boşver. Ben mugglelarımdan uzak kalamam ! ^_^

Sunday, November 14, 2010

Depresif Superheros

Başkasının derdi hiç bu kadar şirin ve eğlenceli olmamıştır herhalde.




Uuuuuu..... Sarkıtmayın dudakları çocuklar.

Lena Beni Çırak olarak Al !


Tepe tepe de kullan. Gıkım çıkmaz. Atölyede yatarım bir köşede. Ödemeyi de kıyafet olarak yaparsın olur biter... (Ay ben yine sabahın 06:55'inde kalktım. Oturdum Sorcerer's Apprentice'ı izledim. Çıraklık makul geldi gözüme)

Benim hakkımda bilinmeye değer şeylerden biri de tam bir girl dandy olduğumdur. Yani maskülen giyinmeyi çok severim. (Babamın nişan döneminden kalma ince gravatlarını takmaya bayılıyorum!) Diğer yandan 40'lı buhran döneminin, 50'li dönem madmen tarzının + pin up dokunuşların hastasıyım.
Lena Hoscheck da tam bu noktada resme giriyor. Ruhunda tüm bu zevklerin izlerini taşıyan kolleksiyonlar yapıyor. Beni kendine hayran bırakıyor. Üstelik yaptıkları, herşeyden çok kendi zevkine hitap ettiğinden defile sonrası mankenlerden biri gibi kendi kıyafetleriyle podyumda süzülüyor... Kalp atışlarımı hızlandıran 2010 kış kolleksiyonunu siz de görün.

Bir küçük not: Lena, Vivienne Westwood'un öğrencisi. Bu pek çok şeyi açıklıyor haliyle!
                                                             Benim Olsun!
Melaba Canım :P

Saturday, November 13, 2010

Ben Bir Sirk Çadırıyım...

Tuhaf değil sıradışıyım.
Soğuk değil arkadaş canlısı.
Ukala değil utangaç.
Hatta şu aralar muz bulmuş bir maymun kadar şen, buzulların eridiğini bilmeyen bir kutup ayısı kadar pervasızım !
Ben bir sirk çadırıyım.
İçinde alev yutan bir kadın, freak show, ip cambazı ve aslan terbiyecisi olan bir sirk çadırı.

Mim'limiyim Huylumuyum belli değil !

Sevgili yavruz Nyuu No Sekai beni mimlemiş. Böylece ilk kez mimlendim. En çok okunan 5 postumu yazmam gerekiyormuş. And the oscar goes toooo...


Diğer yapmam gereken de bu mim'i 5 kişiye göndermek. İşte benim huylu karakterim de burada devreye giriyor. Hani bir ara ortada dönen mailler vardı ya. Hani bu maili 10 kişiye göndermezsen şansın dönecek, saçın dökülecek, köpeğini çingeneler çalacak tadında mailler. Bu uygulama bana onları hatırlatıyor. Herkes herkese aynı şeyi gönderip duruyor. Bu nedenle ben 5 kişilik posta olayına girmeden sevgili Nyuucuumu gözlerinden öpüyorum:) Kimsecikler yanlış anlamasın ama tamam mı :)

Friday, November 12, 2010

Lovely Shoes Aklımı Çeldi

Ya bir saniye benim kafam karıştı! Normalde benim ayakkabı almam gerekirken bunlar beni benden aldı! Gözümü kararttım. Lovelyshoes'dan sipariş vereceğim. Elim hep aynı tarza da gitse, tüm ayakkabılarım tek yumurta ikizi gibi birbirine çok benzese de amaaaannnn. Çok da umrumdaydı !


Hangi birini alayım? Başım döndü. Fiyatlar 29 dolarsssssı da geçmiyor pek. Oyyyyyyffff' Hadi bakalım av sezonu açıldı!

Biraz Daha Tokidoki Dövme


Ay biliyorum belki size gına geldi tokidokiden ama napalım buranın tapusunu verdiler bana bir kere. Burası benim acil ilkyardım servisim. Pansuman odam. O an neye ihtiyacım varsa ona dönüşen sihirli lambam.
İlk yazımda bahsettiğim dövmelerin daha güzellerini buldum. Ben yaptırırsam Latte yaptırırım sanırım. Supar Kawaii bisey kendisi. Ne dersiniz? Kendime süt kutusu çizdiriim mi? O_o


 Lattemm .. Kınalı kuzum. Sabun köpüğüm. Pastanın üzerinde, üzerine jöle bulaşmadan, kırılmadan bütün kalmış kestanem:)