This is default featured slide 1 title

Go to Blogger edit html and find these sentences.Now replace these sentences with your own descriptions.

This is default featured slide 2 title

Go to Blogger edit html and find these sentences.Now replace these sentences with your own descriptions.

This is default featured slide 3 title

Go to Blogger edit html and find these sentences.Now replace these sentences with your own descriptions.

This is default featured slide 4 title

Go to Blogger edit html and find these sentences.Now replace these sentences with your own descriptions.

This is default featured slide 5 title

Go to Blogger edit html and find these sentences.Now replace these sentences with your own descriptions.

Tuesday, April 26, 2011

Paris ve Yeme İçme Kültürü

 Benim mottom yıllardır şu oldu,
İyi bir kitap
İyi bir uyku
İyi bir film
İyi bir yemek
İyi bir öpücük...

Bunlardan asla vazgeçmem ve iyisini buldum mu da takdir ederim ...Dolayısıyla Paris'e gidip de mutfağından bahsettmezsem sizi bilmem ama ben kendimi affedemem..

Öncelikle şunu bilin. Paris de oldukça makul fiyatlara karnınızı doyurabilirsiniz. Benim gibi sürekli hareket halindeyseniz etrafınızdaki seçenekleri görünce şaşıracaksınız (Mesela beni çok korkutmuşlardı amannn çok pahalı oralar diye..Hikayeee) Diğer yandan ben Paris'e özel tadlar peşindeyim derseniz biraz cüzdanlarınızın hafiflemesi gerekecek.

Tencerede sosuyla birlikte pişirilen midye. Görünüşü süper dimi. Bizim midye dolmamızın yanında lafı bile olmaz ama denenebilir. (2 bira+2 midye 70 Euro) Leon midyesiyle ünlü en gözde mekanlardan. Girişte azıcık sıra beklemeniz gerekebilir.

 Bira bardağı da nedense bana Indiana Jones filmindeki kutsal kaseyi hatırlatıyor hep.

Burun estetiğimi yapan doktora bu resim ile dava açabilirim galba o_O

Bu makarnayı yedikten sonra marketten her cins makarna sosu aldık! Kanarya gibi şakımadığıma şükretsinler. Çok güzeldi.

 Salatayı bizdeki gibi algılamıyorlar. Ana yemek olarak servis ediliyor. Spagetti ve salata yiyeyim derken masada 2 yemek tabağı bulursunuz. Cüzdanınız ağlamasın :)

Adım başı şarap dükkanı, her yerde şarap.. TR'de 90-TL'ye içtiğiniz şarabı orada 7 Euro'ya içince böyle bir tuhaf oluyorsunuz. 

Soğan çorbası bir başka Fransız spesyali. İçinde erimiş plastik gibi görünen şey ekmek ve kaşar sanırım. Yemek geldiğinde masada değildim. Karşıdaki Vintage dükkanına kaçmıştım. Oikkuu bana ultimatom verdi. Artık alma birşey yeter diye. Cüzdanımı bırakmam karşılığı ablukayı kaldırdı. Çorbanın tadına bakın mutlaka.


Bunlar dışında pazaralarda, sokaklarda sürüsüyle sandwich, bir sürü patiserie  görüp çıldırabilirsiniz. Ton balıklı, tavuklu sandvichler, (3,5 Euro)  limonlu pielar (2,5 Euro) ve bir Paris sokak geleneği sıcak pancake üzerine Nutella'yı (3,5 Euro) mutlaka deneyin.

 
Paris'de otellerin çoğu sadece oda fiyatı veriyor. Siz kahvaltı dahil bir yer seçin. Sabah erken saatte çıkarsanız kahvaltı edecek yer bulamayabilirsiniz. Rahat rahat otelinizde yapın kahvaltınızı. (Biz Monterosa diye Montmarte'a çok yakın Opera Bölgesi'nde bir otelde kaldık. Herşeyiyle tavsiye ediyorum. Temizlik, ulaşım, merkezilik, kahvaltı, ara ikramlar, internet hizmeti süperdi.Fiyatları ise çok uygundu.)  Akşam saatlerinde de fazla oyalanmadan yiyecek birşeyler alıp çantanıza atın. Saat 22:00'den sonra açık bir sandvich dükkanı veya patiserie bulamayacaksınız. Aç kalmayın:)

Sunday, April 24, 2011

Pin Up Broş

Pin Up Broş itinayla yapıldı!
Bir başarı öyküsü.
2 gün evden çıkmayan bendeniz sonunda bir işe yaradım.
Bu broştan isteyenler bana ulaşınız.
Fiyat:20-TL   

Friday, April 22, 2011

Huysuz Teneke Kız ve Broşları


Tembel teneke ben broş yapmayı özledim. Bir de yapıp yapıp kendilerine kıyamama durumum var ki görmeniz lazım. Neyse, artık kendilerini çıkmış oldukları uzuuuun tatilden geri çağırdım. Bir kıtayı istila edecek kadar çok broş yapmak istiyorum. (İstila sonrası hemen yeni kanunlar çıkartıp, hımm mesela aynı anda üzerinde 5 renk bulunmayan vatandaşları haftada 5 saat pasta yapma kamu hizmetine mahkum edicem falan..)  

Yorgunum, huysuzum, uyumak istiyorum.


Wednesday, April 20, 2011

Paris Bit Pazarları-3


Ben elimdeki tüm Paris stoğunu tüketene kadar, hazır hızımı almışken postlara devam ediyorum. Aslında Paris'de görülmesi gereken asıl bit pazarı Porte de Clignancourt. Puces de Vanves'in tam tersi şehrin kuzeyinde. Aynı isimli Metro durağında indikten sonra 5 dk.lık yürüme mesafesinde.(Aynı gün içinde ikisini de gezebilirsiniz. Birinden diğerine ulaşmak Metro ile en fazla 20 dk.nızı alır)  Burası Avrupa'nın en büyük bit pazarı. Küçük bir kasaba gibi adeta. Paris'de otellerde pek çok turist broşürüne rastlayacaksınız. Bunlar arasında mutlaka Clignancourt'a dair bir broşür vardır. Adamlar haritasından, hangi tür malzeme nerede bulunura kadar güzel bir broşür hazırlamış. Mutlaka kurcalayın. Haritalar gerçekten hayat kurtarabiliyor!

Bu pazar da haftanın 3 günü, C.tesi, Pazar ve P.tesi günleri açık. Biz Pazar günü  biraz erken gittiğimiz için daha çoğu dükkan açılmamıştı. Dolayısıyla pek birşey göremeden müze programımıza devam ettik.

 Asıl size göstermek istediğim yer Thomas'ın dükkanı. Tesadüf eseri buldum ve gözlerim yuvalarından uğradı!

Bakınız bu dünya tatlısı, bana indirim üstüne indirim yapan Toma (Böyle okunuyormuş:) Uzun uzun sohbet etme imkanımız oldu. En büyük zevki dünyayı gezmekmiş. Dünkanında da çeşitli ülkelerden alınmış -yok artık bu da ne! güzelliğinde şeyler vardı. 

Tabi ki buradan da alışveriş yaptım. Neler aldığımı bir sonraki posta eklerim:) Toma'nın dükkanı için burdan buyrunuz..

Tuesday, April 19, 2011

Paris Bit Pazarları-2

Paris ile ilgili geçen postum sayfa artık daha fazla resim almayacak, gözlerim artık daha fazla açık kalamayacak noktaya gelene kadar devam etmişti. Kaldığımız yerden devam edelim. Puces de Vanves'den aldıklarımı göstereyim size:)

Broşlar, bir çift küpe ve el işleri için ufak tefek malzemeler. (Ortalama fiyatları 1 Euro)

 Bu şirin melek çerçevelerin 2 tanesini 2 Euro'ya aldım.

Tilki ve kuşlara takmıştım ya. Devam ediyoruz.

Bu shot bardaklarını unutamam herhalde. Önce fiyatını sordum. Satıcı 2 Euro dedi. Aaaa ben bu bardakların tekine 2 Euro vermem diyerek uzaklaştım. Adam etrafındaki diğer satıcı arkadaşlarıyla arkamdan Matmazelll diye bağırıp beni geri çağırdı. Meğer altısının fiyatı 2 Euroymuş.:) Alıyorum o zaman dedim. Tam torbayı alıp uzaklaşacakken baktım Satıcı'nın elinde bardaklardan biri, bana uzatıyor. Alayım dedim ama yanağını uzattı. Sonuncusunu öpücük karşılığında aldım yani. Zaten halihazırda pamuk waffle amcaya sabah seni seviyorum demişim, pazardaki adamı mı kırıcam ?:) Bu arada diğer tezgah sahiplerinden oluşan kadınlı erkekli bir grup da bize gülüyordu. Pek tatlı insanlardı.

Beni teneke kutu olayına alıştıran Pelinizi oldu. Yavrum senin yüzünden tetanoz olcam yaaa :)

 Bu mumu yakmak cinayet olmaz mı şimdi?!

Resimde görünmese de sağdaki porselen kutu 3 zarif gold ayağın üzerinde duruyor. Sırasıyla 3 ve 5 Euro.

Pazardan ayrıca eski yıllara ait, ünlü ressamların büyük kitaplarını aldım. Henüz resimlerini çekemedim. Aldıklarım bundan ibaret ama burada sadece 3 saat dolaşabildik ve pazarın sadece yarısını gördük. Öğleden sonra erkenden toplandı çünkü. O yüzden erken gidin mutlaka:) Bazılarına göre bunlar çerçöp. Benim için de ganimet:) Siz ne dersiniz?

Biraz daha Porte de Vannes resmi ile bu post fırından çıkmaya hazır.

  Ne kitaplar, ne çizgi romanlar vardı anlatamam. Dudak uçlatıcı üç boyutlu Batman ansiklopedileri !!! Hala kendime hayal gördüm galiba diyorum. Yoksa almadığım için hiç affetmiyeceğim kendimi:(

  Güzel havanın keyfini poker oynayarak çıkaran satıcılar..

Amcam oklarını almış gidiyor.

 Kızımız da coğrafya notlarını yükseltecek herhalde.


Bu da günün sonunda ganimetleri otel odasına bırakmış, yorgun ve mutlu ben :)
Yine olsa yine yaparım.:))