This is default featured slide 1 title

Go to Blogger edit html and find these sentences.Now replace these sentences with your own descriptions.

This is default featured slide 2 title

Go to Blogger edit html and find these sentences.Now replace these sentences with your own descriptions.

This is default featured slide 3 title

Go to Blogger edit html and find these sentences.Now replace these sentences with your own descriptions.

This is default featured slide 4 title

Go to Blogger edit html and find these sentences.Now replace these sentences with your own descriptions.

This is default featured slide 5 title

Go to Blogger edit html and find these sentences.Now replace these sentences with your own descriptions.

Tuesday, May 24, 2011

I am a Goddamn California Roll Baby !


Way anasını diye cümleye başlıyorum. Tam bir sushi roll oldum şu aralar.

Cuma günü yıllık izin kullandım ve 4 gün boyunca yeni evime taşındım. Bu arada Şişhane'de girmediğim avizeci, İkea'da üzerine oturmadığım koltuk kalmadı. Herşeyim kutularda öyle bana bakıyor. Tek başına bir yapay zeka oluşturacak kadar çok kitabım çıktı. Seviyorum kendilerini...

Annem benim evimi yazlık ev ilan etti. Başım belada...

Ofis gözüme bir tuhaf görünüyor. Sanki bu resimdeki beş hatayı bulun diye bir resmini koysalar ilk benim üzerimi çizeceklermiş gibi yabancı hissediyorum kendimi 3.5 yıllık masamda. Tam gün süren eğitimlerde molalarda sevdiğim kediler bile kaçıyor artık benden :)

Y.Lisans dersinde haftalık ve dönem sonu ödevlerim var ama yetişmiyor. Hocama attığım -benim üstüme dolap düştü bakınız ekte resmini gönderiyorum, ek süre verir misiniz konulu maillerim -şifonyer monte edeceğine ödevini yapsaydın. Ek süre falan yok sana ! cevaplarıyla geri dönüyor (Olsun ben karizmatik hocamı hala seviyorum:) Dolayısıyla bünye otobüste, vapurda, takside ödev yazıyor!


Eve digitürk ve telefon hattı almak lazım. Babamın bu işlere koşturması sakıncalı. Lakin süper lig ve 1 milyon GB'lık internet istemiyorum!

Geriye  yaşgünleri, Aden Körfezinde korsan bölgesinden geçen ve ilgi alakamıza ihtiyacı olan gemici arkadaşlar, komşunun beni özleyen tik-tak oğlu, beni seven hem de aynı anda nefret eden teyzemin kiracısının tahliyesi için yaptığım ekstra mesailer, kira sözleşmemi emlakçıdan alma telaşı, arabanın bakıma gitmesi, bitirme projesi bildirimi ve 42 parçalık İkea şifonyerini monte etmek kalıyor.

Tik-Tak delisi Burak sıpası :)
Bu arada Geçen senenin Halloween resimlerini buldum. Hesi&Lore'un akla zarar partisi ! Moral olsun diye bakıp bakıp duruyorum. Az kaldı. Yakında kendi evimde bir Halloween partisi yapacağım. Hayal kurmak çok eğlenceli :)


Normalde 32 diş gösterip gülemem ama Pelister bende böyle bir etki yaratıyor işte (Bi de punch tabi:)

Monday, May 16, 2011

Yeni Ambalaj-Yeni Hayat

Artık tek başıma yaşamım başlıyor.
Çok hevesliyim, çok mutluyum.
Oyuncaklarımı şuraya koyarım..
Kitaplarım burada dursun..
Koltuğun uzun köşesi şuraya baksın.
Tuvalet kağıdımın üstünde Sünger Bob var.
Çöp kutumun kapağı kırmızı. Basınca açılıyor.

Ödüm kopuyor.
Hiç yanlız oladım ki bu hayatta. Yapabilir miyim bilmiyorum. Ya da yaparsam nelere malolur bu bana?
Akşam olunca ışıkları, televizyonu kapatıp boş bir eve uyumadım ki hiç ben.

Saturday, May 7, 2011

Yaşgünü dediğin travmadır artık! Travma Transilvanya'dan türeyen bir kelimedir!


Ben tam 31 yıl önce yağmurlu, sarı-siyah, retro bir Gotham akşamına doğmuşum. Bugün doğumgünüm. Jack'in Diyarındaki 16. yılım. Varsayın ki burası bir krallık (bu blog mesela), kötü kalpli bir büyücü tüm krallık üzerine bir büyü yapmış. Herkes derin bir uykuya dalmış. Bir tek Kraliçe uyanık (eskiden prensestim, yaş haddinden artık Kraliçe oldum:) Bu tembel kraliçe bazen uyuyan insanlara dokunup kulaklarına sihirli sözcükleri fısıldıyor (bu postlar mesela) ve eğer yıldızlar doğru hizadaysa büyü bozuluyor, lanetli uyku çözülüp insanlar serbest kalıyor (takipçi arkadaşlarım mesela:). Ama Kraliçe'nin daha çok işi var. Şimdilik sadece 252 kişiyi uyandırabildi o derin uykudan. Uyandırdığı her kişiyle daha az yanlızlık çekiyor...

Bugün doğum günüm olduğu için kendimden kokteyl yapabilirim değil mi? Biraz şımarık, biraz ukala, biraz küstah, biraz kibirli, az biraz da şirin olabilirim. Bu da bana hediye olsun :)

Paris-Salvador Dali Müzesi


İşte size Paris'den bir sürpriz yumurta. Az kalsın Dali Müzesine girmeden dönecek ve neler kaçırdığımdan haberim bile olmayacaktı. Deli deliyi görünce sopasını saklarmış misali benim de burada gıkım çıkmadı. Huşu içinde gözlerimin alabildiği herşeyi içtim ve sarhoş bir şekilde mekanı terkettim.  Çok güzel, çok özel, çok derin... Kısaca çok Dali...


Göbekteki örümceğe dikkat ! Ortaokulda tükenmez kalemle sürekli elime koluma bu örümceklerden çizerdim. Reankarne bir durumum mu var acep:P

 Dali'nin bu kadar çok resim yaptığını ve mobilya tasarımıyla uğraştığını da öğrenmiş olduk.

İşte benim en mutlu olduğum an! Oikuu bıraksa bir yarım saat daha otururdum orada. Resim çekmek bahane...
Çatlak olmak o kadar da kötü birşey değil. Ben çok eğleniyorum:)

Tuesday, May 3, 2011

Nuray ve Pin Up Broşuna Mutluluklar Dileriz :)

Kargo şirketinin akla zarar hizmetsizliği beni bende aldığından beri (Aras Kargo'yu kesinlikle tavsiye etmiyorum! İmzanızın teslimat yapıldı diyerek yalandan atılmasını, kapınızın yumruklanmasını ve iş büyümesin diye size para teklif edilmesini istiyorsanız o ayrı tabi..) fırsatım olursa broşlarımı sahiplerine bizzat teslim ediyorum. Böylesi çok daha güzel. Hem yeni insanlarla tanışıyorum hem de benim bebeklere iyi bakacaklar mı acaba diye göz süzme fırsatım oluyor:) 

Pin-up broşumu sevgili Nuray'a verdim gitti. Elcağazımla yakasına da taktım. Bir de üstüne kahve ve tatlı faslı yaptık Beşiktaş Cafe Nero'da. İtalyan dili üzerine eğitim almış güleryüzlü ve sempatik bir insan kendisi. Kesinlikle gözüm arkada kalmayacak yani.


Teneke kutu biriktirdiğimi iyi bildiğinden, Nuraycım da gelirken bana bu iki şirin kutuyu getirmiş. Bu çok çok çook tatlı hareketi için çocuk gibi sevindim valla. Üstelik desteği ve güzel sözleri yanaklarımın da kızarmasına yol açtı. (Off yine beceremedim. Basın toplantısı demeci gibi oldu)
Neyse uzatmayayım. Nuray çok tatlı, broş şanslı, ben mutluyum :)

Monday, May 2, 2011

Reading Zindanı Baladı_Oscar Wilde


Kulak verin sözlerime iyice,
Herkes öldürebilir sevdiğini,
Kimi bir bakışıyla yapar bunu,
Kimi dalkavukça sözlerle,
Korkaklar öpücük ile öldürür,
Yürekliler kılıç darbeleriyle!

Kimi gençken öldürür sevdiğini
Kimileri yaşlı iken öldürür;
Şehvetli ellerle öldürür kimi
Kimi altından ellerle öldürür;
Merhametli kişi bıçak kullanır
Çünkü bıçakla ölen çabuk soğur.
Kimi aşk kısadır, kimi uzundur,
Kimi satar kimi de satın alır;
Kimi gözyaşı döker öldürürken,
Kimi kılı kıpırdamadan öldürür,
Herkes öldürebilir sevdiğini
Ama herkes öldürdü diye ölmez.


Bunu anlayabilen var mıdır ki...