This is default featured slide 1 title

Go to Blogger edit html and find these sentences.Now replace these sentences with your own descriptions.

This is default featured slide 2 title

Go to Blogger edit html and find these sentences.Now replace these sentences with your own descriptions.

This is default featured slide 3 title

Go to Blogger edit html and find these sentences.Now replace these sentences with your own descriptions.

This is default featured slide 4 title

Go to Blogger edit html and find these sentences.Now replace these sentences with your own descriptions.

This is default featured slide 5 title

Go to Blogger edit html and find these sentences.Now replace these sentences with your own descriptions.

Thursday, May 31, 2012

Kürtaj Yasası Geliyor


Biliyorsunuz bir kürtaj tartışması başladı, şimdi de yasası kapımızda. Bloglardahep suya sabuna dokunmadan ne giydim, ne gördüm yazmaktan öte içinde yaşadığımız coğrafyanın sesini de göstermek lazım. -Ben politika duymak istemiyorum diyenler mail boxlarına gelen "Überangg indirimlerine tıklayınnn" maillerine şu an yönelebilir çünkü ben bu konuda ne düşündüğümü söylemek üzereyim.

Hükümetin ülkenin gerçeklerine ve istatistiklere bakmadan kendi ahlaki  ve dini söylemleriyle kadınların, genç kızların hayatlarına koymaya çalıştığı bu haczi kabul edilemez buluyorum.

Ülke nüfusu genç ama cinsel açıdan eğitimsiz.
Açın gazetelerin soru-cevap köşelerini. Hala erkek arkadaşım beni öptü acaba kaç aylık hamileyim diyen başlıklar görürsünüz.
Gençler için cinsellik hala ayıp, günah.. Neyi nasıl yapacağını bilmeyen bir sürü çift karanlıkta el yordamıyla neyi yanlış yaptığını anlamaya çalışıyor. Bu yüzden evlilikler, birliktelikler  bitiyor.
Aileler çocuklarına doğruyu gösteremiyor. Çünkü onlar da bilmiyor. Hem zaten bu konu yasak.
Eğitime bir sürü çengel atılıyor ama Peygamberimizin hayatı ders mevzuatına girerken kimse sağlıklı cinsellik nasıl yaşanır? Sağlıklı doğum kontrolü nasıl sağlanır? gençlere öğretmeyi düşünmüyor. Hükümete göre dinimizi öğrenme özgürlüğü çok önemli, buna saygı duyarım ama sağlıklı ve bilinçli cinsellik öğrenme özgürlüğü akla dahi gelmiyor. Zaten internet var. Açın google'ı tüm sapkın eğilimler dökülür önünüze. Oradan seçin beğenin artık kendinize bir tane.

Sonra bu ülkenin bir töre gerçeği var. Genç yaşta tacize uğrayan, tecavüze uğrayan, sırf hamile kaldı diye zorla evlendirilen, bu yüzden hayatı zindan olan, intihar eden gençler var. Bu yüzden kendi kızının canına kıyan aileler var.

Bakanlar diyor ki-  Kadının vücudu üzerinde hakkı varmış. biz bebeğin de hakkı olduğunu düşünüyoruz. İstenmeyen bebeklere devlet bakar. Merak etmeyin o konuyu da düzenleriz. - Şu an zaten devlet yurtları mis gibi bakıyor öksüzlere. Hiç bir dertleri yok gariplerimin. O yüzden siz doğurun bırakın diyorlar. Kürtaj bir doğum kontrol yöntemi değildir diyorlar. Böyle mi gösteriyorsunuz bu yöntemlerin neler olup olmadığını.

Zaten konu 1983 yılından beri yasalarla düzenlenmiş. Mevcut uygulamaya göre 10 haftadan büyük gebelikler ancak anne hayatını tehlikeye atan bir durum, ya da bebekte anomali varlığında ve heyet kararı ile sonlandırılabiliyor. Aksi davranışlar hem işlemi yapan hem de yaptıran için ciddi cezai yaptırımlara sahip.


Ülkemizde kadının kadın olma, kendi hayatını yaşama, kendi vücudu üzerinde tasarrufta bulunma, kendi hayatını organize etme, iş hayatında varolma mücadelesi daha yolun çok başında. Şimdi de zorla bu dayatılırsa devamında ne olur dersiniz. Kürtaj biter mi? Bitmez. Merdiven altı köşelerde, sağlıksız ortamlarda daha fazlası yapılır. Bir araştırsınlar bakalım hastaneye, doktora gitmeye parası, cesareti olmayan, can korkusuyla, kendi aklıyla istenmeyen hamileliğini sona erdirmeye çalışırken kaç kişi canından oluyor. İnsanlar istemeden, zorla doğurdukları bebeklerini çok sever, vatana millete hayırlı evlat mı yapar sanıyorsunuz, olmaz. 
Bu söylemlerle kadının yeri kocasının yanı, çocuklarının başıdır durumuna geri dönüyoruz. Evlilik dışı ilişki! Amanın o da ne.. Namusunuz nerede sizin? Ahlakınız, dininiz nerede? Hala algılayamadılar siyasi arenada din olmaz. Herkesin inancı kendi içindedir. Sen halka hizmet için oradasın. Ortak bir dini topluluk yaratmak için değil!  Mazeretleri de hazır. Siz hayatınızı istediğiniz gibi yaşamak için bu serbestlikten faydalanıyorsunuz diyorlar. Bu konu zaten serbest değil ki. Sınırı var, kurulu var.

O çok eleştirdikleri müdehale ile kurtulan hayatları hiç düşünmüyorlar. İşin elbette bir vicdani boyutu olacaktır. Bunu değerlendirmesi gereken, söz sahibi olan kişi herşeyden önce anne ve babadır. O kişiler böyle bir karar verdiyse siz kimseyi zorlayamazsınız bu cenin doğacak diye.

Allah her isteyene sağlıklı evlatlar versin. O bebeler de sevilsin, sağlıklı mutlu büyüsün isterim. Ama hükümet de işin kolayına kaçmasın bir zahmet. Doğru dürüst icraat yapmak istiyorlarsa madem soksunlar taşın altına ellerini. Biz gençlerimizi bilinçlendirip, kadının değerini arttıracağız desinler. Önce önleyici tedbirlerini alsınlar sonra olumsuz sonuçları azaltmak için bilimsel gerçeklerle halkın karşısına çıksınlar. Bu iş böyle yapılır. 
Sonumuz hayır olsun..

Wednesday, May 30, 2012

Minnak İllüstrasyonlar

Hep gezi postu olmasın biraz da sanatla gözümüz gönlümüz açılsın diy mi.. Ben sanat derken gökkuşağının üzerinden seken parça çukulatalı cupcakeler gibi şirin birşeyden bahsediyorum şu an. Bakınız Yurakuru'nun süper tatlı illüstrasyonları. Süper tatlı dedim ama sonra baktım bu resimlerde beni rahatsız eden bazı ayrıntılar var. Mesela ben zarif ve küçük ayakları severim. Böyle narin çizimlerde kaba saba ayaklar/ayakkabılar görünce bana battı. :P Sonra dedim ki arkadaşım sen daha iyisini yap da görelim. Dolayısıyla "süper tatlı" sıfatı kalıyor. (Ya şimdi diyeceksiniz ki bu resimlerin neresi kalın. Ben özellikle minnak ayaklı olanları seçtim..:P)





Ya işte böyle ..

Monday, May 28, 2012

Amsterdam Gezi Notları - Sokaklar

Daha 8 ay önce son dakika iptal ettiğim, gözümü kırpmadan yakıp kül ettiğim tatil rotamı geçen hafta gerçekleştirdim. Tek başıma 3 gün Amsterdam, 4 gün de Paris'in altını üstüne getirdim. Bir ara ya ben deli miyim? Tek başıma sıkılmam mı ben buralarda? diye düşünmedim değil. Malum ben tuhaf bir kızımdır. En naif neşelerde hüzün, en buğulu şeylerde huzur bulurum. 

Bol fotoğraflı, incik boncuk dolu postlara hazır olun. Bu postlarda her an üzerinize bir top döşemelik pop art kumaş düşebilir, her an bit pazarlarının antika seramikleri ayağınıza dolanabilir, Tim Burton'un fosforlu canavarlarından oluşan bir atlıkarınca başınızı döndürebilir ya da boynunuza fransız eşarpları dolanabilir ! Sonra uyarmadı demeyin :)















Hostel Van Gogh diye süper temiz ve düzgün bir yerde kaldım. Oda arkadaşlarımla tanışın. Soldan sağa  kızıl olan bendeniz, kumral Juliet (şirin bir fransız), Tannen ve Bree (USA).  
























Ha ha! Bu resimdeki bağyan o an kendini yorulmuş hissediyor amma velakin bu daha başlangıç! Zaten Amsterdam yürüyerek gezebileceğiniz bir şehir. Tramvay'ı bana epey bir pahalı geldi. Toplu kart almazsanız tek bir binişte tramvayın içindeki gişeden 2.70 Euro'ya bir bilet alabilirsiniz. İnerken akbil gibi kapının yanındaki ekrana okuttuğunuzda sonraki 1 saat içinde de dilediğiniz kadar kullanabilirsiniz. (Not: Free rider olup, ben orta kapıdan biner bilet de almam derseniz o da yapılabiliv, uygulanabiliv..Yaptım mı yaptım ^_^)
























Şimdilik bu kadar.. Sırda müzeler, parklar, bit pazarları...

Saturday, May 26, 2012

Dönüş Keşifleri

Tatil bitti ama ben de bittim. Döndüm ve döner dönez iş için Ankaraya uçtum (Vınnnnnnn!) Leylekler hala havada :) Amaannnn evde de otursak hayat geçiyor yollarda koştursak da...İdrak lazım. Bunu taşıyacak neşe lazım. Bunu parayla almak veya alamıyorsak oyun hamurundan yapmak lazım. ( Ne güzel tatil efilliğiyle serbest çağrışım metoduna geri döndüm :)

Neyse şimdilik İstanbul'dan Kocaeli'ne geçmem, saçları boyatmam, aileye hediyelerini vermem, bagajdan onlarca torbayı bavulu  eve fıştırtmam falan lazım. Ama önce yurda dönüşteki iki keşfimi paylaşacağım.

1. Valkili Harikalar Kumpanyası'nın give away'i  :) Ben bu kızı yeni keşfettim. Tarzını sevdim. Bana böyle insanlar olsun gerisi yalan.


2. Can Bonomo'nun Meczup'unu dinlediniz mi? Bayıldım ben ..




Ben şimdi gidiyorum ama Paris'ten aldığım cicilerle yapacağım Give Away'i kaçırmamak için buralarda olun tamam mı?:) 

Sunday, May 20, 2012

Paris'e İlticama Sebep Olacaksın Burton !!


Bir süredir sesim soluğum çıkmıyor ama bir sebebim var millet. Tatildeyim. 3 gün Amsterdam'dan sonra şu an Paris'deyim. Günde ortalama 10 saat falan geziyorum. Dolayısıyla ayaklarımı falan hissetmiyorum:)
Dönüşte hazır olun çünkü sizi tonla fotoğrafa boğacağım. Amsterdam ve Paris'in bit pazarlarından vintage dükkanlarına, müzelerinden sokaklarına anlatacak pek çok şey birtiktiriyorum. Fakat bir tanesi var ki benim için eşşiz.

La Cinematheque Franchaise'de Tim Burton Sergisi varmış!!!!!
Tesadüf eseri gördüm ve yıldırım hızıyla gittim. Paylaşmak için dönüşümü bekleyemedim :)
Tim Burton ve fazlasıyla yakında dönüyorum.
Mucx :)

Friday, May 11, 2012

Resimlerle Duygu Durum Açıklaması Yapılır !

E o zaman yapayım hemen bir tane.. Bu postu yazmak için sade 4 dk zamanım var. Sonra kafesime geri dönmem lazım. 4..3...2...1.. Başla!
Ben bu aralar:  


İşte böyle suratsızım. Haftaya tatile çıkıyorum. Öncesinde ofis işlerimi ve y.lisans bitirme projemi teslim etmem lazım. 24 saat bilgisayar başındayım. Şu an klavyeden fenalık geldi. Bilgisayar ekranından çığlıklar atarak uzaklaşmak istiyorum. Öyle ki ekranı var diye eve gidince TV'yi bile açmıyorum. Iyykk...

İşte bu kadar sosyalim. Tiyatroya gittim geçen gün. Agatha Christie'nin Fare Kapanı oyununa. Oyunculuk eh işteyle vasat arasındaydı. Uzun sürdü. Ben diğer arkdaşların yanında kafamda dolaşan hayaletlerle, eve gideyim projeyi bitireyim dedim durdum kendi kendime. Benim vücut kabuk gibi koltukta oturdu, kafam perili evlere arka kapı camını kırarak girdi. Boş salonda, şömine önündeki kırık sallanan sandalyede uyuyakaldı.

7 Mayıs yaşgünümdü. Artık sallamıyorum kendilerini. Yine de kutlayan, arayan soran herkese hayran oldum. Ne güzel insanlarsınız siz diye. Üstelik harika bir fotoğraf makinem var artık. "Kutup Ayıcıklarını Koruma Derneği'ne olan katkılarımdan dolayı Dernek Başkanı elinden hediyemi aldım. Sağolsun varolsun :)

Galiba insan zaman geçtikçe yalnızlaşıyor. Tenhalaşıyor. En ilginci bunu hiç yadırgamıyor..Şu aralar beni yormayacak, düşündürmeyecek iletişimlerin peşindeyim.

Etrafımda hep böyle mutlu sırıtan yüzler var. Süper dimi ...
Beyin bideva vallla  :)


Sadece oturduğum yerde içinde olduğum koşuşturma bile başımı döndürüyor. Ama sağolsun bu esnada Tepe Home, Batik, Turkcell, Boyner vs mağazalar attıkları mesajlarla halimi hatırımı soruyor, bana manevi destek oluyor. (Karşılığında maddi destek bekliyor olabilirler)


Bir süre kamufle olup evde kimse yokkkkkk demek istiyorum...