Monday, May 28, 2012

Amsterdam Gezi Notları - Sokaklar

Daha 8 ay önce son dakika iptal ettiğim, gözümü kırpmadan yakıp kül ettiğim tatil rotamı geçen hafta gerçekleştirdim. Tek başıma 3 gün Amsterdam, 4 gün de Paris'in altını üstüne getirdim. Bir ara ya ben deli miyim? Tek başıma sıkılmam mı ben buralarda? diye düşünmedim değil. Malum ben tuhaf bir kızımdır. En naif neşelerde hüzün, en buğulu şeylerde huzur bulurum. 

Bol fotoğraflı, incik boncuk dolu postlara hazır olun. Bu postlarda her an üzerinize bir top döşemelik pop art kumaş düşebilir, her an bit pazarlarının antika seramikleri ayağınıza dolanabilir, Tim Burton'un fosforlu canavarlarından oluşan bir atlıkarınca başınızı döndürebilir ya da boynunuza fransız eşarpları dolanabilir ! Sonra uyarmadı demeyin :)















Hostel Van Gogh diye süper temiz ve düzgün bir yerde kaldım. Oda arkadaşlarımla tanışın. Soldan sağa  kızıl olan bendeniz, kumral Juliet (şirin bir fransız), Tannen ve Bree (USA).  
























Ha ha! Bu resimdeki bağyan o an kendini yorulmuş hissediyor amma velakin bu daha başlangıç! Zaten Amsterdam yürüyerek gezebileceğiniz bir şehir. Tramvay'ı bana epey bir pahalı geldi. Toplu kart almazsanız tek bir binişte tramvayın içindeki gişeden 2.70 Euro'ya bir bilet alabilirsiniz. İnerken akbil gibi kapının yanındaki ekrana okuttuğunuzda sonraki 1 saat içinde de dilediğiniz kadar kullanabilirsiniz. (Not: Free rider olup, ben orta kapıdan biner bilet de almam derseniz o da yapılabiliv, uygulanabiliv..Yaptım mı yaptım ^_^)
























Şimdilik bu kadar.. Sırda müzeler, parklar, bit pazarları...

0 comments:

Post a Comment