Friday, August 6, 2010

Bodrum... Nefes...

İyi şeyler düşününce iyi şeyler sizi cidden buluyormuş. Şehir efsanesi değilmiş. Tıpkı -Spor yapıp, boğazını kısarsan kilo veriliyor! lafı gibi bu da doğruymuş.

Bodrumdayım. Sadece 4 gündür burdayım ama bana 1 aydır burdaymışım gibi geliyor. İlk gece heyecandan uyuyamadım. Tatildeyim. Huzurluyum. Beni yoran herşey çok uzakta ve çok küçük. Denize giriyorum. Görseniz sanki okyanusta deniz kabuğuyum. Süzülüyorum. Arkada bir yerlerde Norah Jones çalıyor. Her zamanki paranoyamla sıkılırsam diye getirdiğim 4 kitaba dokunmamışım bile..

Etrafım kalabalık. En yakın arkadaşlarım, onların arkadaşları. Onların tanıdıkları. İnsan daha ne ister...



Tekne gezisi, adalardaki tavşanlar, 4 yaşındaki Ege ile aramızdaki aşk...


Sabahlara kadar clubbin (I'm the  en soldaki:), mum ışığında yemekler, sahilde minderlerin üzerinde rakı balık. Güzel haberler, iyi dilekler...


57 kilodan düşmüşüm 54'e. Yanmışım biraz biraz. Aynaya bakıyorum. Hiç bu kadar güzel olmuş muydum? Ya da en son ne zaman bu kadar güzel hissetmiştim acaba diye soruyorum kendime? Ne güzel şey insanın kendinden memnun olması:)

Yaptığım incik boncuk alışverişini ve devamını sonra yazıyorum artık. Şu an harika bir soslu tavuk mum ışığında beni bekliyor. Sonrasında Yacht Club'da Zeynep Cassalini varmış. Oraya gidiyormuşuz :)

0 comments:

Post a Comment