This is default featured slide 1 title

Go to Blogger edit html and find these sentences.Now replace these sentences with your own descriptions.

This is default featured slide 2 title

Go to Blogger edit html and find these sentences.Now replace these sentences with your own descriptions.

This is default featured slide 3 title

Go to Blogger edit html and find these sentences.Now replace these sentences with your own descriptions.

This is default featured slide 4 title

Go to Blogger edit html and find these sentences.Now replace these sentences with your own descriptions.

This is default featured slide 5 title

Go to Blogger edit html and find these sentences.Now replace these sentences with your own descriptions.

Wednesday, December 28, 2011

Bir tilki ile kafa kafaya verip uyumak artık mümkün....

Ben kanepede uyuyorum uzun süredir. Nedense kalkıp yatağıma gitmeye çok üşeniyorum. Bölük börçük kulağıma sızan TV sesleri evde sanki benden başka bir insan-bir ev arkadaşı varmış gibi yüreğime su serpiyor. Eve yavru bir köpek falan da alamıyorum. Çünkü haftanın neredeyse 4 günü şehir dışındayım. Eee bu durumda yok peluş ejdarhaydı yok kuşlu duvar süsüydü eve yapay hayvanlar alıyorum. Pekala bu arkadaşlar da benim eve taşınabilirler. İtirazım olmaz...Her...

Sunday, December 18, 2011

Ismarlama Post

Pazar günü daha kahvaltı etmeden toz toprak inşaat :)Bebek'de kahvaltı vaadiyle neden olmas...

Friday, December 16, 2011

Bazı Bünyeler Kaşınır..

"-Yüzüne üfleyin ve gittiğiniz heryerde sizin peşinizden gelsin"Yazarın Yorumu: Evet dava dilekçesini eline tutuşturmak lazım. Pasif içici oldum senin yüzünden diye.Bu tür bünyeleri kaşımak bir nevi insanlık görevidir... Konu buraya nasıl mı geldi? Hep ayıla bayıla bahsettiğimiz şu vintage cenneti 70'ler 80'ler modası var ya.. Kabarık etekler, bebe yakalar, incecik bellerin hemen üzerinde biten daracık hırkalar.. Bu hikayenin bir de "o zamanın kadını...

Thursday, December 15, 2011

Portakal Ağaçları Sinsi Olur...

Düşünün ki ayaz bir kış sabahındasınız. Sıcacık yatağınızdan kalmış zorla giyinmişsiniz... Uykunuzu alamadınız. Yatağınıza geri dönüp yatmanız bir 15 saat boyunca yasak. İsteseniz de üzerinizdeki iş kıyafetlerinizi çıkartamazsınız çünkü biri onları bir 8 saat boyunca üzerinize yapışacak şekilde büyülemiş. Hafta içi kahvaltı denen şey çocukluk anılarınızda kalmış, daha çok komşunun küçük veledinin tekelinde. Apartımanın merdivenlerinden inerken...

Friday, December 2, 2011

ASOS zamanım gelmiş benim...

 "A-L-I-Ş-V-E-R-İ-Ş" -namı diğer adı anılmaması gereken şey-  benim içimde kış uykusuna yatırmaya çalıştığım, beceremeyince de akşam sütüne uyku ilacı koyup  zorla uyuttuğum dürtümün adıdır.  Benim bağımlılık eşiğim vücuda endorfin salgılatan şeylere karşı düşük. Annemler ben küçükken sigara, alkol ve tanımadığım yabancılara karşı etrafıma çit döşerken, alışveriş manyaklığımı da farketmiş ve çit denilen o şeyi, elektrikli-dikenli...

Sunday, November 27, 2011

Kendimi iğnelemek için post atmaktan başka çarem kalmadı...

Kilo aldım. Her zamanki kilonuzdan 5 tane verip, sonra 5 tane geri alıp üstüne de 1-2 eklerseniz kendimi nasıl hissettiği anlarsınız. Şu kemiklerimizin üzerine yapışan et parçaları aslında ne kadar önemli. Fazlası insanı şekilden şekile sokup  nasıl da deforme hissettiriyor kendini... Sürekli-her zaman yiyen-kemiren veya yemeyi düşünen-planlayan biri oldum çıktım. Yine mi bir şey yedin diye soranlara dürüst bir cevap vermeye utanıyorum...

Tuesday, November 22, 2011

Sabah Cıvıldaması... Son Durum...

Sabah kalktığımda bol sisli, Wuthering Heights tadında bir manzara ile karşılaştım... Ağaçlar "-Aslında hiçbirşey göründüğü gibi değil, biraz motivasyonla doğru açıdan bakarsan hayat oldukça sihirli bir yer" der gibi sessiz ve bilgeydi. Uykudan uyanır uyanmaz çıplak ayaklarla pencereyi açıp bu resmi çekmemin sebebi de bu oldu zaten.1 hafta aldı ama iyileştim sayılır. İyileşmemde bu evcil kedilerin de payı büyük. Çok seviyorum kendilerini ... Her...

Tuesday, November 15, 2011

Me, Myself ve İreme

Hasta oldum ben. Ateş, şişmiş boğaz...Günde 3 saat sesim hiç çıkmıyor. Çıkan zamanlarda da bana benzemiyor. Kafam kazan gibi. Yataktan kalkınca deli gibi dönüp, iki elimle tutup sabitleyinceye kadar zonkluyor. Reçel kavanozunun kapağını bile açamıyorum. Vücudum artık gevşemiş bir paket lastiği kıvamında. Annemlere taşındım. Koridor hatırladığımdan uzunmuş. Omuzlarım duvarlara çarpmadan mutfağa gitmeyi henüz başaramadım.İçim dışım ayrı ayrı acırken...

Sunday, November 6, 2011

Gluk Gluk. Bi Gluk daha...

İçiyorsam bir sebebi var... Bitter çukulatadan kendime sebep yaptım... Gerisi yalan...