Kilo aldım. Her zamanki kilonuzdan 5 tane verip, sonra 5 tane geri alıp üstüne de 1-2 eklerseniz kendimi nasıl hissettiği anlarsınız. Şu kemiklerimizin üzerine yapışan et parçaları aslında ne kadar önemli. Fazlası insanı şekilden şekile sokup nasıl da deforme hissettiriyor kendini... Sürekli-her zaman yiyen-kemiren veya yemeyi düşünen-planlayan biri oldum çıktım. Yine mi bir şey yedin diye soranlara dürüst bir cevap vermeye utanıyorum artık.. Sürekli plan yapıp bozuyorum. İş çıkışı şirketin spor salonuna gitmeler, ayaz mayaz dinlemeden sahilde ritimli yürüyüşler, havuç kemirmeler, akşam 8'den sonra mutfağa girmemeler falan..
Yalan oluyor...(Şu an bile elimde annemin mercimekli böreklerinden var. Az önce Bayeye yanıma geldi-Tam 15 sn önce- Aaaa sen de sürekli yiyosun amaaa! dedi- Anne dedim, tam şu anda bununla ilgli bir post atıyorum- Durum ciddi derken bana inamıyorsanız anneme inanın bari :)
Etrafıma bakıyorum da hiçbir kadın şeklinden memnun değil. En zayıfı bile bir tarafını sıkıp "-yaa işte bende de bu var. Kurtulamıyorum bundan!" diyecek birşey buluyor. Siz ve odadaki diğerleri göremese de o fazlalığı, Edgar Ellan Poe'nun Ticking Heart hikayesindeki gibi, duvarların arkasından gelen o kedi sesi, sadece tek bir kişiyi çıldırtıyor.
Kadın olmak güzel olmaya yetmiyor.. Her sinemaya gidişimizde veya TV'yi açtığımızda gördüğümüz pırasa sapı, silikonlu güzellere bakıp hem onlara güzellik kavramını zorlaştırıp basitleştirdikleri için kızıyoruz hem de ilk fırsatta gidip buramı bastıran korse, yediğimi mideme gitmeden boğazımda yokeden bilmemne hapı, uyurken beni 3 beden inceltecek bir dilek ağacı var mı diye aranıyoruz.
Bir yandan kilolu insanlara eşit davranılması gerektiğini savunuyoruz, diğer yandan da uçakta servis yapan kilolu bir hostes veya leopar desenli tayt giymiş iriyarı birine rastlarsak "-Yuh ama bu kiloyla da bu meslek yapılır mı- bu kıyafet giyilir mi?!" diyoruz. Çok acıklı...
Bu işin fantastik bir formülü olsa keşke...
- Haftada 3 gün körlere kitap okuyarak,
- Yaşlı ve çocukları kalabalık caddelerde karşıdan karşıya geçirerek,
- Eski kıyafetlerini ihtiyacı olanlara dağıtarak,
- Yol soranlara canla başla tarif ederek,
- 100-TL'lik banknotları hemen 3 tane 20'lik, 4 tane 10'luk yaparak
kilo verebilir olsa keşke insan :) İyilik ölçen kilo tahliye merkezleri/makinaları olsa mesela sokaklarda (akbil dolum merkezleri gibi). Yaptığınız iyilik tutarı ve cinsini bilekliğinizdeki digital veri toplayıcısından okuyan makine, bir hesap yapıp vücudunuzdan çekip alınacak yağ miktarını belirlese...
Sistem X-Y tarihleri arasında 2.2 kg'luk iyilik yaptığınızı tespit etmiştir. Yağ çekimi yapmak istiyor musunuz?
Hayır EvetX
Fiş istiyor musunuz?
HayırX Evet
Lütfen işlem merkezine giriş yapınız. Merkezimiz tahliye işlemi için sizden ücret tahsil etmeyecektir !
Bu teknoloji gerçek hayata uyarlanana kadar benim yaptığımı yapmak isteyebilirsiniz. Bir polar bulup ona sıkı sıkı sarılın...Yumuşacık tüylerini okşayın. Bu soğuk günlerde kemiklerinizi onunla ısıtın, temiz ve güzel kokusunu burnunuza çekin ve DVD'nizi izleyip aslında o an vücudunuzda parti yapan onlarca kaloriyi unutun...
Hayat hiçbir şeyi akıllı ve terbiyeli bir köpecik gibi getirip ayakucunuza bırakmaz...Güzel şeyler, bazen çığ gibi üzerinize düşer ve geldiği gibi gider. Bazen de sessizce gelip sinemada, 15 dk ihtiyaç molasından döndüğünüzde koltuğunuzda oturur bulduğunuz güzel-yakışıklı-gizemli bir yabancı gibidir. Görmek için biraz gayretli olun sadece..
Bu tür şeylerin sizin de başınıza gelebileceğine inanın... Bunlara alışmaktan da korkmayın... :)
Şimdi artık motivasyon amaçlı bu post ile kendimi iğnelemeyi de tamamladığıma göre yarın spora gidebilirim.
Giderim dimi O_o