Kar yağıyor... Zaman ve mekan cnbc-e dizilerine layık bir atmosferde yavaşlıyor benim için (tam olarak durmuyor. O kadar da kaçık değilim.. Henüz :) Kalbimin sol arka köşesine monte edilmiş, Tim Burtonvari bir soundtrack yüklü mp3 player play tuşuna basılmasına gerek olmadan kendi kendine ritm tutuyor, yağan kara ayak uyduruyor.
Şu aralar düşünmemeye çalışıyorum. Düşünmek zararlı bir aktivite. Sadece mutlu olmak istiyorum. Bir kelimeyi bin kere yüksek sesle tekrarlarsanız başı sonu birbirine dolanır, anlamsızlaşır ya..O yüzden düşünmüyorum. Sadece hareket ediyorum.
Spora gidiyorum. Şirketin spor salonu ofise çok yakın. Akşamları kalabalık olduğundan öğle tatillerinde 1 saat tempolu yürüyorum, bisiklete biniyorum vs... Spor hocam ne yaparsam yapayım kalp ritmimin 145-160 arasında olması gerektiğini söylüyor. Sadece spor yaparken değil ki.. Kalp ritmimi yüksek tutmam gereken başka yerler de var.. Takdir edersiniz ki o kısmın pedalları bende değil :)
Dışarıda hava yağarken yürüyüş bandındaki saate bakma dürtüm azalıyor.
Tam karşımdaki ağaca 1 saat bakınca sonunda gördüğüm şeyler canlanmaya başladı. Bu resimde mesela, soğuktan şaşkına dönmüş ve ağaç kovuğuna sığınmış bir kuğunun başını görüyoruz. Lütfen siz de aynı şeyi gördüğünüzü söyleyin :)
Yeşil her zaman güzel..
0 comments:
Post a Comment