Öncelikle altını çizmeliyim ben sadece bir kez LARP (Live Action Role Playing) oynadım. O da geçen hafta ODTÜ'de düzenlenen METUCON'daydı. Gitmeden önce çok stres yaptım. Bu işle yatıp kalkan onca insanın karşısında oynayıp işi elime yüzüme bulaştırır mıyım diye. Benim gibi merakı olup -nasıl oluyor bu yaa? diyenler bu yazıyı okuyup bir fikir edinebilir. Yoksa işin uzmanıyım falan demiyorum yanlış anlaşılmasın :)
Biz "Belasard'ın Asası" isimli bir oyuna katıldık. 16 kişilik oyunda oyun kurucu GMler vardı (Ahmet ve Melih çok düzgün, çok tatlı insanlardı. Çok da başarılı bir dünya kurmuşlar. Bravo) Oyunda Baş Büyücü seçimi için ülke çapındaki güçlü büyücülerin biraraya geleceği bir seçime çağırılıyoruz. Seçimi kazanan Baş Büyücü oalcak ve asayı eline alacak.
- Oyunun başında herkese oynayacağı karakteri tanıtan 1 sayfalık bir özgeçmiş uzatılıyor. Hiç kimseye göstermeden okuyorsunuz. Gerçek doğanız ve oyundaki görevlerinizi öğreniyorsunuz. Ben Camilla Otheron isimli bir büyücü Kraliçesi ve Kraliyet Büyücüsüydüm. İllüzyon okulunda tanıştığım Kont kocama deli gibi aşığım. Fakat bir savaşta kendisi öldürülünce aşkımdan gözüm kararıyor ve necromansiye başvurarak kocamı diriltiyorum. Biraz daha ileri gidip kendimi de kocamın yanında sonsuza kadar tahta geçecek şekilde ölümsüz yapabilmek için Baş Büyücü seçilmem veya imparatorlukta yasak olan necromansiye sıcak bakan birinin seçilmesine yardımcı olmam lazım. Görevim bu. Vatana millete hayırlı olsun :)
Bakınız Pelister karakter kağıdını okumakta.
- Bulunduğumuz salonda büyü yapmak yasak.(Büyü yapmak yasak ama denemeler yok değil tabi:) Herkese büyü taşları dağıtıldı (boncuklar:) Bu taşlar sizi büyüye karşı da koruyor. Ayrıca bazı karakterlerin özel güçlere sahip haritaları veya özel taşları da olabiliyor. Mesela benim ekstra kırmızı bir taşım vardı. Bu lanetli taşı benden alan kimse necromansiye bağlanacak, başka büyü yapamaz ve bana mahkum hale gelecekti.
- Herkes kısaca karakterini tanıttıktan sonra oyun başlıyor. Odanın içinde dolaşıp diğer oyuncularla konuşmaya başlıyorsunuz. Herkes biraz hayalgücünü biraz da özgeçmişini birleştirip hikayeler anlatmaya başlıyor. Yok efendim aday mısınız? Oyumu size neden vereyim? Necromansiye sıcak bakıyorsunuz galiba? Kılıçla büyüyü sizin okul birleştirdi ama bu bana doğru gelmiyor. Denge bozulmamalı. Yok efendim kocanız çok iyi bir askerdi. Öldüğüne çok üzüldüm. (Herifi dirilttiğimi söylemiyorum tabi. Üzgün üzgün taziyeleri kabul ediyorum :)
- Zaman geçtikte hikayeler ve ittifaklar alıp başını gidiyor valla. Guruplaşmalar, nifak tohumları, yalanlar! Mesela Pelister'in bir anlık dalgınlıkla unuttuğu büyü taşını hop kaptım. Gittim Gm'e. Bak bende bu var. Bununla ne yapabilirim dedim. Çocuğun gözleri büyüdü- sen bunu nasıl aldın diye :) Bundan 2 tane daha bulursan hepsini yakarsın ve herkese büyü yapabilir hale gelirsin dedi. Bir avukat olarak gözlerim parladı ve hemen komploya başladım.
- Baş Büyücü adaylarından biriyle pazarlık yaptım. Necromansiye sadece benim krallığımda izin verirse, oyumu ona vereceğimi ama karşılığında büyü taşını alacağımı söyledim. Ama merak etme büyüye karşı korumasız kaldığını kimseye söylemem. Bu kırmızı taşı da al ki ben de sana büyü yapamayayım, kendini korursun dedim. 1 saat düşündü ama geldi aldı taşı beden safım :) Haha :)) Hem büyü taşından oldu hem de necromansiye bağlandı. (Not: Sadece yazılı anlaşmalar bağlayıcı, sözlü olanları bozabilirsiniz) 4. taşı ise başka bir büyücü ile kolyem karşılığında takas yaptık. Niye öyle değerli birşeyi kolyeye değişti anlamadım. Belki kişisel eşya üzerinden büyü yapacaktı. Sallamadım. Zaten büyü yapmak bir süre daha yasak.
- Son büyük ittifakımı ise Pelisterle yaptım. Meğersem kendisi bir tanrıçaymış. Elindeki 2 parça parşömenin son parçasını bulursa güçlerine kavuşacak ve Baş Büyücüden de güçlü hale gelecekmiş. Neyse sizi sıkmayayım özetle anlaştık. Ben elimdeki 4 taşı yaktım, büyüyle parşömenin son parçasının kimde olduğunu bulduk (GM'lere soruyorsun, kart çektiriyorlar. Büyük çıkarsa büyü tutmuş oluyor ve sana bir isim veriyorlar) Meğer Baş Muhafızdaymış son parşömen. Hemen kendisine bir ölüm büyüsü yaptım (Yine GM'e söylüyorsunuz. Adamın yanına gidip 2 dk sonra ölüyorsun, masaya yığıl kal diyor) garibim son nefesini verirken parşömende Pelistere gitti. Bizden başka uyanıklar da adam ölünce birşey buluruz diye muhafızın üstünü aradı ama tabi artık çok geçti!)
- Oyunun sonunda seçim yapıldı. Bir Başbüyücü seçildi. Her karakter kendi amaçlarını ve yaptıklarını anlattı. Sıra bana gelince kimi kandırdım, kimi kazıkladım teker teker anlattım. Benden lanetli taşı alan arkadaş bu duruma epey bir bozuldu :)
Büyücüler karanlıklar içinde seçim sonuçlarını tartışıyor.
Aaa işte ben oyun finalinde yorgun düşmüş iphonedan kaçamak yaparkene :)
Aaa işte ben oyun finalinde yorgun düşmüş iphonedan kaçamak yaparkene :)
Heves ettik. Biz de bir tanesine katıldık. Munchkin diye bir kart oyunu. Hiç bir şey anlamadık, sıkıldık kalktık.
Hahahaa işte bu favorim. Yemek için boş bir oyun masasına oturduk bir ara. Ivır zıvır kağıtlar arasında bu gözüme takıldı. Acaba Bedri oyunu kazanmış mıydı? Bu muamma asla çözülemeyecek :)
Kısa bir anektod: Öğlen yemeğini ödemek için kasada duran adama uzattığım parayı arkadaş aynen aldı, bozup geri verdi. Bu sırada bizim kıyafetlere ağzı açık baktığı için durumu farketmedi bile. Neymiş demek ki? Sarı peruk sarı perukmuş :)
Ya işte böyle şekerler. Elimde kalan son büyü kırıntılarını da size gönderdim sayın. Tepe tepe kullanın :)
-The End-
0 comments:
Post a Comment