Thursday, August 9, 2012

Tim Burton L'exposition_Paris

 
Benim kafam adeta bir sirk çadırı. Pembe pamuk helvadan şelaleler üzerinde çikolatadan  timsahların akıntıya karşı yüzdüğü... Böyle olunca da yetmiyor somut şeyler. Elimle tutup gözümle göremediğim şeylerin kokusu geliyor sürekli burnuma. Sanki  hayatımın sırrı az önce baktığım köşebaşından geçivermiş ve ben sadece bir salise ile kaçırmışım gibi.. Tim Burton'ı kendimi bildim bileli sevmemin sebebi budur belki. O hayati saliseyi yakalamış ve kendisiyle kalmaya ikna etmiş adeta. Tıpkı idama gitmemek için her gece Şehzade'ye arkası yarın masallar anlatan Şehrazat gibi.. O salise gitmesin diye Tim Burton da masallar anlatıyor birbiri ardına. 

Paris seyahatimde Tim Burton sergisinin geçici olarak şehirde olduğunu duyunca elim ayağıma dolandı. Uzun sıraya rağmen ne yaptım ettim kendimi içeri attım ve karanlık, tüyler ürpertici, şeker yapışkanlığında, iç gıdıklayıcı müzikler eşliğinde, hayatımın en güzel deneyimlerinden birini yaşadım.

Hava güzel, sıra uzun..Yeşillikler üzerinde nutellalı pancake yiyip sıranın bize gelmesini bekliyoruz.

My Dear Edward :)
Sergide neler yoktu ki.. Burton'un çocukluktan itibaren yaptığı çizimler, ilk kısa metraj filmleri, film kostümleri, devasa heykeller, balonlar, storyboardlar, okul yıllığına yaptığı çizimler.. Hatta bir duvarı sırf Burton'ın peçete üzerine çizdiği tiplere ayırmışlar. Dayanamadım bende biraz çiziktirdim :) Çizen çizeneydi zaten..


Bebelere baloooonnnn :)

Mesela bu 3 boyutlu atlıkarınca karanlık bir odada fosforlu bir şekilde yanar dönerken fonda da ucube bir müzik çalmakta. Videosu var ama yan duruyor. Düzeltip onu da koyacağım.

 Miyav ! ^_^

0 comments:

Post a Comment