Yeni evime kafayı takmış durumdayım. Sürekli neresine ne assam, neresini güzelleştirsem diye bir arayış içindeyim. Köşe koltuğunun yeri içime sinmedi diye fır fır çevirip duruyorum. Yok Pucca'lı yorgan yok tasarım işi avize derken sıfırı tükettim. Aslında çok ucuza çoook şirin, dünya kawaisi şeyler de bulmadım değil. Mesela...
Bu şamdanlar İkea'dan. Mum ve melekli resim çerçeveleri Paris bit pazarından.
Kuşlar harikalar. Casaluce'un bu zarif kuşları salonumu nezaketleriyle şereflendirdiler :)
Tavan lambalarımı da seviyorum. Onlar da bana aşık.. Valla...
Bu aynanın rengine hiç ısınamamıştım zaten...Boyadım ben de :)
Beyaz harika oldu valla..
Pirizlere de biraz karakter ekledim..
Paper Doll. İnternetten görsellerini bulup kalın bir A3 kağıda fotokopisini aldım. Kesip altın rengi düğmelerle eklem yerlerini birleştirdim. Duvara astım. Bence çok hoş oldu. Pelister'e sana da yapayım dedim ama ben tırsarım o ne ya dedi kendisi:)
Aynayı sprey boyayla boyadım ya. Artanıyla ne yaparım diyer düşünürken Baumax'de ahşap çerçeveler gözüme ilişti. Beyaza boyadıktan sonra transfer tutkalı ile deneme yanılma yöntemiyle bu çerçeveyi yaptım. Ayna olarak kullanmayı düşünüyorum.
Şimdilik bu kadar. Bu postu da eski tenis klubümün bahçesindeki interneti kullanarak yazıyorum. Eve gidip ikinci semizotu yemeği pişirme girişimimi yarına erteledim ve yemek söyledim (Annem duymasın. Uzun bir imalı aferimm çakar:) Bir yandan Tron-Legacy filminin soundtrack albümünü dinliyorum. Üzerimde kalem etek siyah bir elbise. Saçlar yeni boyanmış.
Ohh be hayat.. Başla artık...
0 comments:
Post a Comment